Çocuk Cezaları…

Zamanı geldi mi?

2.5 yaşındaki oğluma yapmaması gerekenleri, yasakları, istenmeyen bir davranış gösterdiğinde sonuçlarının ne olacağını anlatmalı mı? Anlar mı? Gelişmiş bir öğrenme sisteminin henüz olmadığını biliyorum. Yasakları, en azından benim neyi yapmamasını istediğimi biliyor. Gelin görün ki neden yapmaması gerektiği hakkında hiç bir fikri yok. Yoksa var mı? Yasakların ne olduğunu bildiği halde uymayan çocuğa ceza verilir mi ya da kurallara uyduğu için devamlı ödüllendirilmeli mi?

Aradığım cevaplar sorularda var değil mi? En azından 2 yaş çocuğuna cezanın ve ödülün hiç bir anlama gelmediğini biliyorum. Geçenlerde akşam yemeğinde bizi oldukça zorlayan Koray’a ‘bu yemek bitmezse baba ile direksiyon(PS3) oynamak yok’ dedim. Bu sözümü 3-5 kere tekrarladım. Sonra baktım elimdeki kaşığı ağzına götürüyorken midesi bulanır gibi oldu. Sonra da ‘anne yemek bitti. Direksiyon?’ diye gözümün içine baka baka masumane bir şekilde izin istedi. Demek istiyor ki ‘ben yemek istedim ama midem bulandı. Senin sözünü yerine getirmek istedim ama olmadı. Artık oyunumu oynayabilir miyim?’ Ben o akşam izin vermedim oynamasına çünkü midesinin bulanmasını gerektirecek hiç bir durum yoktu. ‘Hayır, direksiyon yok.’ dedim. Bozuldu. Babasına döndü, babası bana baktı. Koray anladı ki karar kesin. Yemeden sofradan kalktı.

Aslında ceza vermek veya yemeğini yerse ödül olsun diye bir şeyler yapmak istemiyorum. Özellikle de yemek yemenin bu ceza-ödül sisteminin dışında kalması gerektiğini düşünüyorum. Bu, cezalandırmak veya ödüllendirmek sürecinin amacını aşması büyük olası. Çünkü ister istemez bir iktidar savaşı var evde. Koray istekleri olduğunu ve bunlara ulaşmak için elinden geleni yapacağını anlatmaya çalışıyor. Biz de ebeveynler olarak ona neyi yapabileceğini, neyin yasak olduğunu göstermek zorundayız.

Bu sadece disiplin için değil. Sağlık, güvenlik gibi konuları da içeriyor. Prizlere dokunmak yasak. Neden? Sağlığı için. Ocağı ellemesini de istemiyorum. Sebep yine aynı. Canı yanar, acır. İyi de ben deterjanların olduğu dolapları da karıştırmasını istemiyorum. Neden? Deterjanın kapağı açılır, Koray ağzına götürür, sonuçta tehlike var. Ancak bu onun umrunda değil çünkü bu sefer tehlikeyi anlamıyor, hissedemiyor. Daha iyi açıklamam gerekirse; Koray şu anda sıcağı, soğuğu biliyor. Sıcak bir bardağa veya fırına elini sürerse canının yanacağını biliyor ve ellemiyor. Ben ‘elleme’ dediğim için değil. Canı yansın istemediği için. İşte bu yüzden dolapları açıp deterjan kutularını karıştırmasında hiç bir sakınca yok onun için. Tehlike yok ortada algıladığı. Eee şimdi ne yapacağım? Söylediğim halde deterjanları ellediği için ceza mı vereceğim? Saçmalık elbette ama ‘kız, bir şey söyle, cezalandır’ diyenler var inanabiliyor musunuz?

Ben prizleri kapattım, açılmaması gereken dolapları kilitledim. Merdivenlere güvenlik kapısı yaptık. Oğlumun hayatını tehlikeye sokacak her şeyi ortadan kaldırdık veya önlemini aldık. Geri kalanları kendisi öğrenecekti. Yukarıda anlattığım deterjan dolabına bir kilit koydum. Acayip sinirlendi. Sonra unuttu. Salonda, içi kırılacaklarla dolu dolabı çok merak etti. Açtık bir kaç sefer. Teker teker çıkarttık. Gösterdim, anlattım. Dinledi, elledi. Altlarını çevirdi, kokladı. Sonra da yerlerine yerleştirmem için bana yardım etti. O kapakları da bir daha açmadı. Ben de kilitlerini çıkardım. Aman oğlum onu elleme, bunu yapma demek istemediğim için günde 100 kere, önlemlerimi aldım. Elleyebileceklerini ortada bıraktım. Bazı kırılacakları bile bıraktım. Onlara dokunmak istediği nadir anlarda ‘annenin cicisi, hadi koy yerine’ dedim. ‘Annenin mi?’ diye sordu. Evet, dedim ve koydu yerine. Hayırcı Anne olmaktan kurtuldum ben de.

Ceza=Şiddet ASLA ASLA ASLA?

Çocuk neden cezalandırıldığını anlamaz sadece canı acır ve bir daha canı acımasın diye o davranışı yapmamaya çalışır. Daha da kötüsü vurmayı, şiddeti öğrenir. Arkadaşı, kardeşi hatta anne babasına kızdığında vurmaya başlar. Sonra da ‘Neden vuruyorsun?’ diye bas bas bağırırız. Tabi bu arada bağırmayı da öğrenir. Buyrun size asabi kişilik. Doğuştan değil sadece karakterin özellikleri. Ben çevrenin, ailenin katkısının çok daha fazla olduğuna inanıyorum. Bir diğer nokta da parmak sallamayı bırakmak gerekiyor. Bunun da şiddet gösterisi olduğunu apaçık ortada. Biri bana parmak sallasa sinir olurum.

’3 yaşında önce disipline gerek yok’ veya ‘disipline hiç gerek yok’ diyenler de var ama ben çocuğun kuralın ve düzenin olduğu bir evde kendini daha güvende hissettiğine eminim. Sürprizlerden çok hoşlanmıyorlar. Başlarına ne gelecek bilmek istiyorlar. Kuralların çoğunu da kolay öğreniyorlar aslında. Nerede yemek yenir? Yemekten sonra ne yapılır? Ne zaman uyunur? Oyuncaklar nereye konur? gibi kuralları hemen kavrıyorlar. Zorlamaya kalksalar bile fazla direnç göstermiyorlar. Düzen böyle, biliyor. 3 yaşından önce, 5 yaşından sonra gibi önermeler yerine evin kurallarını çocuğa en uygun şekilde aktarmak, anlayamacağı durumlar için önlem almak en mantıklısı gibi geliyor bana.

Bu 2 senede öğrendiğim bir şey varsa o da her geçen gün işlerin daha da zorlaştığı. Koray’ın bugün söylediklerimi kısmen de olsa yapıyor olması, hep yapacak demek değil. O büyüdükçe, keşfettikçe, öğrendikçe, algıları genişledikçe hem hayattan hem de benden beklentileri artıyor. Farkında çünkü. Evde bir gücü var. Sofrada da bir tabağı.

Irem Erdilek

Milliyet

Yazar: EK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir