Merkez Bankası’nın Faiz İndirimi Neyi Nasıl Etkileyecektir?

Tedbirler bir bir alınıyor

Merkez Bankası politika faiz oranında yarım puanlık bir indirime gitti.

Bizim geçen hafta yazdığımız faiz indirimi konusu çok geçmeden realize edilmiş oldu. Tabii bu konularda fikir beyan eden ekonomi aktörleri için ileri sürdükleri görüşlere uygun tedbirlerin alınmaya başlanılması bir mutluluk vesilesidir. Ama önemli olan doğruların ve memleket yararına olanların yapılmasıdır.

Peki Merkez Bankası’nın faiz indirimi neyi nasıl etkileyecektir?

Sıcak para ve döviz kuru

Her şeyden önce sıcak para açısından bir enstrüman eksiltilmiş olacaktır. Yanı sıcak paranın faiz yoluyla Türkiye’den kazanacağı para tutarında azalma meydana gelecektir. Böylece kurdaki dalga boyu azalacak, dış ticaret dengesi ve cari açığa karşı olumlu bir adım atılmış olacaktır.

Sıcak para, adı üzerinde hızlı hareket eder. Yatırımcısı, nerede kazanç ve güvenli ortam bulursa orada kazanç elde etmeye çalışır. Alınan politika tedbirlerine en hızlı tepki verir.

Mevduat vadesi

Türkiye’de artık reel faiz oranı negatife dönmüş olabilecektir. Yani normal şartlarda mevduat sahibinin bankada mevduat tutması için ilave müşevvik gerekecektir. Aslında Türkiye’deki mevduat yapısına bakıldığında genelde vadenin kısa olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz zaman içerisinde mevduat vadesini uzatmak için vergi teşvikleri de uygulanmıştı. Ancak, uygulamada bu teşvikin dahi mevduatta vade uzamasını çok da sağlamadığı görülmüştü.

Böyle bir zamanda, yani bir yandan cari açık giderek büyürken diğer yandan da bunu görmezden gelmek mümkün olamayacağına göre, vadeye göre vergi farklılaştırmasının şimdi her şeye rağmen düşünülmesinin zamanı geldi diyebiliriz. Aslında Sayın Babacan Stopaj oranlarında bir düzenlemeye gideceklerini açıkladı. Öyle zannediyorum ki, çıkacak kararnamenin içerisinde sadece tahvillere yönelik vergi indirimi değil, aynı zamanda mevduatta da vadeye göre vergi farklılaştırması olacaktır. En azından bunun olmasının zamanlama açısından son derece doğru olacağını söylemeliyiz.

Geçmişte bu teşvikin çok etkili sonuç vermemesinin bir nedeni de alışkanlıklar olabilir. Genelde bizim tasarruf sahibi yapımız parasının uzun vadeli bağlama alışkanlığından yoksundu. Aslında bunun da geçmiş dönemlerde haklı nedenleri vardı. Çünkü ekonomik dalgalanmalarda, dalga boyu daha yüksekti. Kısa vadeli değişkenlik daha fazlaydı. Hal böyle olunca da uzun vadeli yatırım risk anlamına geliyordu. Artık ekonomideki dalga boyu düştü. Değişkenlik süresi de uzadığını dikkate aldığımızda vadeye göre farklı vergi oranı uygulanması rağbet görecektir. Çünkü halen çok büyük bir tasarruf sahibi kesimi borsa gibi risk katsayısı daha yüksek yatırımlar yerine, mevduat gibi daha güvenli yatırımları tercih etmektedir.

Vade yapısının uzatılmasının bankacılık sistemi açısından ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek dahi yoktur. Hele, Merkez Bankası’nın karşılık oranlarındaki yükseltme hamlesi ile birlikte değerlendirildiğinde bu faydanın boyutu daha da büyüyecektir.

Politikalar arasında bir çelişki var mı?

Merkez Bankası’nın karşılık oranlarını yükseltmesinin kredi hacmini daraltmaya ve dolayısıyla da faiz indiriminin enflasyonist etkisinin bertaraf edilmesine yönelik bir adım olduğu değerlendirilerek, Merkez Bankası ile Hükümet politikaları arasında bir çelişki olduğunu

söylemek mümkün değildir. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi Merkez Bankası’nın faiz indirimi de sıcak paraya karşı bir önlem olmanın yanında enflasyonu artırıcı bir etkiyi de beraberinde taşır.

Aslında hepsi birlikte değerlendirildiğinde amaç hem sıcak para girişi ve kurdaki dalga boyunu küçültmek ve dolayısıyla da cari açığın en azından artış hızını azaltmak, hem de enflasyonu kontrolden çıkarmaksızın tasarrufların uzun vadeye yönelmesi ve dolayısıyla da finans sisteminin yapısının sağlamlaştırılmasına dönük önlemlerdir.

Osman ARIOĞLU – BUGÜN

Yazar: EK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir